• DOĞUM KONTROL YÖNTEMLERİ NELERDİR?

    Doğum kontrolü, geçici veya kalıcı olarak gebeliği ertelemek amacıyla çeşitli araç gereç ve ilaçların kullanılmasıyla, uygulanan yöntemlerin hepsine verilen addır. Hamileliği önleyici tedbir alma olarak da tanımlanabilir. Birçok doğum kontrol yöntemi vardır:

    • Doğal yöntemler,
    • Hormanal kontraseptifler,
    • Rahim içi araçlar,
    • Bariyer yöntemleri ve
    • Cerrahi kısırlaştırmadır.

    Hormanal Yöntemler: Doğum kontrol hapları, iğneler ve deri altına yerleştirilen çubuk, vajinal halka ve vücudun çeşitli bölgelerine yapıştırılan bantların bu kapsam içerisinde olduğu belirtilmektedir. Amaç, kadında yumurtlamayı durdurarak, rahim ağzı tıkacını kalınlaştırarak spermin rahme ulaşmasını engellemektir.

    • Doğum Kontrol Hapları: 21 ve 28 gün kullanımlı olup, ilaçların etkili olabilmesi için her gün düzenli olarak alınması gerekir.
    • Mini Haplar: Ağız yoluyla alınır. Bunların kombine oral ilaçlardan farkı sadece progestoron hormonu içermeledir. Kullanım şekli ve etkilerinin diğer doğum kontrol haplarıyla aynıdır.
    • Gebeliği önleyici iğneler: gebelik için uygun ortamın oluşmasını sağlayan progestoron ve östrojen hormonlarının baskılanması için kullanılan bir yöntemdir. Sadece progesteron içeren iğneler, üç aylık hem progesteron hem östrojen içeren iğnelerin bir aylık koruma sağlar.
    • Deri Altı İmplant: Hormon içerikli çubuğun, (implonan) kol deri altına cerrahi işlemle yerleştirilmesi sonucunda 5 yıl koruma sağlar.
    • Doğum Kontrol Bantları: Östrojen ve progesteron içeren alt karın kalça veya üst dış kola yapıştırılmak suretiyle kullanılan bantlardır. Kadının yumurtlamasını engelleyerek gebelikten korunma sağlar.
    • Vajinal Halka: Kadınlık hormonları içeren ve kullanıcı tarafından vajina içerisine yerleştirilen esnek halkalardır. Üç hafta boyunca hormon salgılayan ve üçüncü hafta bitiminde çıkarılarak kullanımına bir hafta ara verilerek uygulanır.

    Spiral -Rahim İçi Araç: Rahmin içine yerleştirilen bakır ve hormon içeren küçük plastik cisimler olarak tanımlanmaktadır. Progesteron içerikli spiraller rahim ağzı salgısını kalınlaştırarak spermin rahme ulaşmasını engeller.

    Bariyer Yöntemler:

    • Prezervatif (Kondom):Kondom spermin rahme ulaşmasını engelleyerek koruma sağlar.

    Ertesi Gün Hapı: Korunmasız ilişki sonrasında ilk 72 saat içerisinde alınan acil korunma hapı döllenmiş yumurtanın rahim içine yerleşmesini engeller. En fazla üç gün içerisinde kullanılmalıdır.

    Kalıcı Yöntem Tüplerin Bağlanması:

    • Kadında; yumurtalık kanallarının (fallop tüplerinin) cerrahi işlemle bağlanmasına denilmektedir. Lokal ya da genel anestezi uygulanarak yapılmaktadır.
    • Erkekte; Erkeğin dölleme yeteneğinin cerrahi metotla kalıcı olarak sonlandırılmasıdır. sınırlı uyuşturma ile testislerden çıkan sperm ileti yollarının her iki kasık altından kesilerek bağlanmasıdır.
  • ÇOĞUL GEBELİK NEDİR?

    İki veya daha fazla sayıda fetüsün bulunması çoğul gebelik olarak tanımlanır. Bu tür gebeliklerde cinsiyetleri, doku tipleri, kan grupları, görünüşleri farklı veya aynı olabilir.

    Çoğul gebelik oranlarının artmasına neden olan en önemli etkenler; üremeye yardımcı tekniklerin gelişmesi ve yaygınlaşması ve bununla birlikte çocuk sahibi olma yaşının otuzlu yaşların üzerine çıkmasıdır. Üremeye yardımcı tekniklerin kullanılması ise, başta ikiz gebelikler olmak üzere üçüz, dördüz ve diğer çoğul gebeliklerin oluşumunu artırmaktadır.

    Çoğul gebelikler tekil gebeliklere oranla daha az görülmesine rağmen taşıdığı yüksek riskler ve artmış tedavi masrafları nedeni ile önemli bir halk sağlığı sorunudur. Çoğul gebeliklerin erken tanısı, daha yakın gebelik takibi ve tekil gebeliklerden farklı olan komplikasyonlarının bilinmesi çok önemlidir.

    ÇOĞUL GEBELİĞİ OLUŞTURABİLECEK FAKTÖRLER

    • Kalıtım
    • Anne yaşı ve doğum sayısı
    • Gebenin vücut yapısı
    • İlaç kullanımı
    • İnfertilite tedavisi

    ÇOĞUL GEBELİK RİSK UNSURLARI

    Çoğul gebelikler hem anne hem de bebek için risk oluşturmaktadır. Erken doğum, büyüme geriliği, eşler arası uyumsuzluk, fetüs kaybı, gebeliğe bağlı diyabet, anemi, gebeliğe bağlı hipertansiyon, gebelik kolestazı, yüksek sezaryen ihtimali gibi birçok risk unsurunu barındıran çoğul gebeliklerin erken takibinin önemi büyüktür.

    ÇOĞUL GEBELİK TAKİBİ

    Çoğul gebeliğin erkten teşhisi ve takibi ileride oluşabilecek komplikasyonları önlemek adına önemlidir. Takip sırasında dikkat edilmesi gereken hususlar;

    • Düzenli beslenme takibi yapmak,
    • Erken kasılmaları önlemek
    • Fetal akciğer matürasyonu için steroid kullanılmak,
    • Yatak istirahati

    ÇOĞUL GEBELİKLERDE DOĞUM

    38.hafta ideal doğum zamanıdır. Çoğul gebeliklerde tekil gebeliklere göre risk oranı yüksek olduğundan sezaryen olasılığı büyüktür. İkinci fetüsün doğumu ilk fetüsün doğumuna göre daha risklidir ve her iki fetüs doğumu arasındaki süre önemlidir.

  • ADET DÜZENSİZLİĞİ

    ADET DÜZENSİZLİĞİ NEDEN OLUR?

    Kadın üreme fonksiyonu, ilk kanama ile başlar ve menapoza kadar sürer. Bu sürede kadının organizmasında, özellikle üreme organlarında, her ay düzenli değişiklikler olur. Buna menstrual siklus adı verilir.Adet döngüsü, 21 ila 35 günde bir tekrarlayarak, 2 ila 8 gün sürer. Bu dönemde ortalama 20- 60 ml kan kaybı olur. Yani miktar olarak bakıldığında ise günde 3-4 pet değiştirilmesi normal olarak kabul edilir. 8 günden uzun, 100 ml veya daha çok kan kaybı olan, 21 günden kısa veya 40 günden daha uzun aralıklarla olan kanamalar görülüyorsa adet düzensizliği vardır ve anormaldir.

    ADET DÜZENSİZLİĞİ NEDENLERİ

    • Hormonal doğum kontrol yöntemleri
    • Ağır egzersizler
    • Ergenliğe yeni girmiş ve menopoza girmeye yaklaşmış kadınların hormon düzeyleri durumu
    • Anorekisya, bulumiya gibi yeme bozuklukları
    • Diyabet, tiroit gibi hormonal bozukluklar

    ADET KANAMASININ YOKLUĞU (AMENORE)

    Amenore, kısaca adet kanamasının yokluğu veya kesilmesi olarak tanımlanmaktadır. Amenore birçok farklı durumdan kaynaklanabilir. Ayrıntılı bir değerlendirme ve fiziki muayene gerektirebilir. Hastalık öyküsü, hormon düzeyleri ve laboratuvar değerlendirmeleri amenoreye sebep olan faktörleri ortaya çıkarmaya yardımcı olacaktır.

    ADET KANAMASININ ÇOKLUĞU (HİPERMENORE)

    Hipermenore, adet kanamalarının düzenli aralıklarla, ancak fazla miktarda ve/veya 7 günden uzun süreyle oluşmasıdır. Hipermenorenin diğer bir tanımı hastanın yaşam kalitesini fiziksel, duygusal, sosyal ve maddi olarak etkileyen; tek başına veya diğer semptomlarla birlikte görülen aşırı kan kaybıdır.

    Pratikte kan kaybının ölçülmesi pek mümkün olamamaktadır.  Aylık kan kaybının 60 ml’yi aşması demir eksikliği anemisine de neden olabilmektedir. Hipermenore diğer sık rastlanan kanama bozukluklarından ayırt edilmelidir. Bunların arasında, düzensiz aralıklarla kanama, sık ve aşırı miktarda kanama, 21 günden kısa aralıklarla kanama ve belirgin yapısal veya sistemik anormallik olmaksızın ortaya çıkan kanamalar yer alır.

    TANI VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ

    Adet düzensizliği ile başvuran hastalarda, hasta öyküsü büyük önem taşır. Hastaya; hangi sıklıkla adet olduğu, kaç gün sürdüğü, kanama miktarı, günde kaç ped kullandığı, adet sırasında ağrısının olup olmadığı varsa şiddetinin miktarı, cinsel olarak aktif olup olmadığı gibi sorular sorularak ön tanı konabilir.

    Hekim tarafından olası sebeplere yönelik testler istenir (kan testi, hamilelik testi, hormon testi) . Yine altta yatan hastalığın tanısını koymaya yönelik ultrason, MRI gibi görüntüleme tekniklerinden yararlanılır.