• ÇOCUKLARDA ASTIM

    ÇOCUKLARDA ASTIM

    Astım birçok hücre ve hücre bileşeninin rol oynadığı, nefes darlığı, hışıltı solunum, göğüste sıkışma ve/veya öksürük gibi tekrarlayan solunum semptomları ile ortaya çıkan kronik bir hava yolu hastalığıdır.

    ASTIM TANISI ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE KONABİLİR

    Erken çocukluk döneminde astım tanısı klinik ve fizik muayene bulguları doğrultusunda konulabilir. Fizik muayenedeki, hışıltının karakterine göre değerlendirildiğinde şu şekilde sınıflama yapılabilir.

    Geçici Erken Hışıltı: İlk 3 yaşta ortaya çıkan hışıltı genellikle prematüre bebeklerde ve anne-baba sigara içiciliğine bağlı olarak ortaya çıkar.

    Persistan Erken Başlangıçlı Hışıltı: Genellikle akut üst solunum yolları ile ilgili tekrarlayan hışıltı olup beraberinde sıklıkla atopi ve ailede alerjik hastalık hikâyesine rastlanmaz. Semptomlar genellikle okul çağında da devam eder, bazılarında bulgular 12 yaşında da devam etmektedir.

    Geç Başlangıçlı Hışıltı: 3 yaş sonrası başlayan bulgular sıklıkla çocukluk ve erişkin çağda da devam eder. Sık tekrarlayan astım atakları, aktivite ile artan öksürük, gece öksürükleri, viral bir hastalık olmadığı halde öksürükler 3 yaşından sonra da devam ediyorsa astım düşünülür.

    5 YAŞ ALTI ÇOCUKLARDA RİSK FAKTÖRLERİ

    • Anne babada astım
    • Egzama
    • Alerjen duyarlılığı
    • Soğuk algınlığı olmadan hışıltı
    • Alerjik rinit
    • Besin duyarlılığı

    5 YAŞ ALTI ÇOCUKLARDA ASTIMI DÜŞÜNDÜREN BULGULAR

    • Gece veya sabah uyandığından tekrarlayan veya kötüleşen öksürük,
    • Egzersiz, kahkaha, ağlama, sigara dumanı ile tetiklenen öksürük,
    • Egzersiz veya gülme, ağlama sonrası ortaya çıkan zorlu solunum ve nefes darlığı,
    • Yürürken çabuk yorulma,
    • Birinci dereceden akrabalarda astım öyküsü,

    MUAYENE, TEŞHİS VE TEDAVİ

    Fiziki muayene başlangıçta önemlidir.  Alerjik egzama, ve üst solunum yolları muayenesi, akciğer muayenesi, kardiyovasküler sistem muayenesi, nörolojik muayene, bilinç durumu ile birlikte değerlendirilir. Daha sonra solunum fonksiyon testi, laboratuvar testleri yapılır ve astım atak şiddetleri ölçülür. Astımın şiddeti ve durumuna göre ilaç tedavisi veya oksijen tedavisi planlanır.

  • AKCİĞER KANSERİ BELİRTİLERİ VE TEDAVİSİ

    Dünya genelinde 2018 yılında akciğer kanseri tanısı alan hasta sayısını 3 milyona yaklaştığını, aynı yıl 1 milyon 76 bin kişinin yaşamını yitirdiğini belirten uzmanlar, Akciğer kanserinin, Türkiye’de en çok erkeklerde görülmesine rağmen, kadın kanserleri arasında da hızla arttığını vurguladılar.

    Aktif sigara içicisi olmak kadar, pasif sigara içiciliği de akciğer kanserinin ortaya çıkmasındaki en önemli nedenlerdir. Ayrıca günümüzde sigara dışında çevresel ve mesleki etkenler, hava kirliliği de önemli risk faktörleri arasındadır.

    Akciğer Kanseri Nedir?

    Akciğer kanseri, akciğer dokusunda kontrolsüz ve anormal çoğalan değişmiş hücre grupları ile oluşan kötü huylu tümörlerdir.

    Tüm dünyada en çok görülen kanserler arasında yer almakta ve kanserden ölümlerde hem erkeklerde hem de kadınlarda ilk sırayı almaktadır.

    Akciğer Kanseri Çeşitleri Nelerdir?

    Küçük Hücreli ve Küçük Hücreli Dışı olmak üzere 2 ana gruba ayrılır. Bu iki grubun tedavi yaklaşımları birbirinden tamamen ayrıdır.

    Küçük Hücreli Akciğer Kanseri çok daha agresif seyreden ve hızlı yayılan akciger kanseri türüdür. Temel olarak tedavisinde kemoterapi primer yeri almaktadır.

    Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri ise farklı alt tipleri ile birlikte tespit edildiği evreye göre tedavi seçenekleri belirlenen akciğer kanseri türüdür.

    Erken evrelerde cerrahi tedavi hastalıksız sağ kalımı yüksek oranlarda sağlayabilmekte, evre ilerledikçe tedaviye kemoterapi, radyoterapi ve gerektiğinde immünoterapiler ilave edilerek etkinlik arttırılmaya çalışılmaktadır.

    Akciğer Kanserinin Nedenleri Nelerdir?

    Aktif sigara içicisi olmak kadar, pasif sigara içiciliği de akciğer kanserinin ortaya çıkmasındaki en önemli nedenlerdir. Ayrıca günümüzde sigara dışında çevresel ve mesleki etkenler de önemli risk faktörleri arasında yer almaktadır.

    • Sigara İçmek
    • Pasif Sigara Maruziyeti
    • Genetik Faktörler
    • Yaş
    • Aile Hikayesi
    • Metaller “Arsenik(As) – Krom(Sn) – Nikel(Ni)”
    • Egzoz gazı,
    • Asbest “Elyaf yapısındaki silikat mineralleridir”
    • Silika “Maden, kil, çimento ve kömür ocaklarında maruz kalınan silisyum dioksit tozlarıdır”

    Sigaraya bağlı ve sigaraya bağlı olmayan akciğer kanseri birbirinden farklılık gösterir. Hava kirliliği, kömür ateşi, radon gazı, asbest gibi çevresel etkiler de akciğer kanserine neden olabilmektedir. O yüzden sadece sigara içenler akciğer kanseri olur gibi net bir kanıdan hareket edip olası belirtileri görmezden gelmemek gerektir.

    Akciğer Kanserinin Belirtileri Nelerdir?

    Akciğer kanserinin en genel belirtisi inatçı ve geçmeyen öksürüktür ve sigara gibi nedenlerden dolayı olduğu düşünülüp hafife alınmamalıdır.

    • Öksürük 3 haftadan fazla sürüyorsa,
    • Öksürüğün şeklinde bir değişiklik olduysa,
    • Öksürükle birlikte kanlı balgam geliyorsa

    akciğer kanseri belirtisi olabileceği mutlaka öngörülmeli ve derhal bir uzmana başvurulmalıdır.

    Ayrıca,

    • Nefes darlığı,
    • Hırıltılı solunum,
    • İştah kaybı,
    • Kilo kaybı,
    • Ateş,
    • Ses kısıklığı,
    • Göğüs ağrısı,
    • Yüz ve boyunda şişme,
    • Omuz ve kol ağrısı,
    • Sırt ağrısı,
    • Yutma güçlüğü,
    • Baş ve kemik ağrısı,
    • Yorgunluk ve halsizlik

    de akciğer kanseri belirtileri arasında sayılır. Bu belirtiler bir çok hastalıkta görülebildiği için ihmal edilebilmektedir.

    Akciğer kanseri, sıklıkla kemik, karaciğer, beyin ve böbrek üstü bezlerinde hızlı yayılım gösterebildiği için erken tanı çok önemlidir.

    Akciğer Kanserinin Metastaz Yaptığı Yerler

    • Kemik
    • Karaciğer
    • Böbreküstü Bezi
    • Beyin
    • Karşı akciğer

    Akciğer kanserinin belirtileri oldukça sinsi olabilir.  Hastaların ortalama dörtte birinde kanser, hiçbir belirti vermeden oluşabilir, çoğu kişi kanser olduğunu başka sebeplerle akciğer röntgeni çektirdiğinde öğrenebilir, bu nedenle rutin kontroller çok önemlidir.

    Akciğer Kanserinde Erken Tanı İle Kanser Önlenebilir mi?

    Akciğer kanserinde belirtilerin oluşumu birkaç yıl sürebilir ve bazen de hiç belirti vermeden sinsice ilerleyebilir, bu yüzden tarama programları içinde değerlendirilemeyen bir kanser türüdür.

    Akciğer Kanserinin Erken Tanı ve Tedavisi için ne sıklıkta kontrol yaptırılmalı?

    Sigara İÇMEYENLER için Kontrol Sıklığı

    Ailesinde kanser öyküsü olsun olmasın, sigara kullanmayan ve herhangi bir şikayeti olmayan 40 yaş üstü herkesin yılda bir kez rutin kontrolden geçmesi erken teşhis için oldukça önemlidir.

    Kontroller esnasında hastaya çekilen akciğer grafisi, akciğerlerde şüpheli lezyon olup olmadığı konusunda bilgi verecektir.

    Kontroller için Göğüs Hastalıkları ya da Göğüs Cerrahisi hekimlerinden randevu alınabilir. Randevu almak için tıklayınız.

    Sigara İÇENLER  için Kontrol Sıklığı

    Sigara kullanan ve herhangi bir şikayeti olmayan 40 yaş üstü herkesin yılda bir kez rutin kontrolden geçmesi erken teşhis için oldukça önemlidir.

    Kontroller esnasında hastaya çekilen düşük doz akciğer tomografisi ( toraks BT= Chest CT CT) , yüksek riskli grupta yer alan bireylerde erken evre lezyonların tespit edilmesinde oldukça önemlidir.

    Kontroller için Göğüs Hastalıkları ya da Göğüs Cerrahisi hekimlerinden randevu alınabilir.

  • ASTIM NEDENLERİ, BELİRTİLERİ VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ

    ASTIM NEDİR?

    Astım birçok hücre ve hücre bileşeninin rol oynadığı hava yollarında meydana gelen kronik bir hastalıktır. Astım, duyarlı kişilerde nöbetler halinde ve özellikle gece ve/veya sabaha karşı gelen hırıltı, nefes darlığı, göğüste sıkışma ve öksürük ataklarına neden olur.

    ASTIM YAYGIN BELİRTİLERİ

    • Özellikle gece ve sabahın erken saatlerinde meydana gelen tekrarlayan hırıltılı solunum,
    • Nefes darlığı,
    • Göğüste sıkışma hissi
    • Öksürük atakları
    • Hava yolu aşırı duyarlılığı

    ASTIMI NELER TETİKLER?

    Ataklar halinde gelen bu değişiklikler genellikle polen, küf, hayvan tüyleri, toz akarları gibi alerjenler veya sigara dumanı, partiküler maddeler ve uçucu organik bileşikler gibi irritanlar, soğuk hava, egzersiz ve solunum yolu infeksiyonları gibi çeşitli faktörlerle tetiklenir.

    Hastaların çoğunda atak kısa süreli seyreder, ataklar sırasında meydana gelen solunum yolu değişiklikleri kendiliğinden veya tedavi ile düzelir. Hastalarda belirli dönemlerde astım alevlenmeleri görülebilir ve bu alevlenmeler hayatı tehdit edici olabilir.

    ASTIMA NEDEN OLAN RİSK FAKTÖRLERİ

    1. Genetik Faktörler

    -Hava yolu aşırı duyarlılığının gelişmesine yatkınlık yaratan genler

    -Obezite

    -Cinsiyet

    • Çevresel Faktörler

    Ev iç akarları kürklü hayvanlar (köpek, kendi, fare), hamam böceği alerjenleri, mantarlar, küf, mayalar.

    -Ev dışı: polenler, mantarlar, küf, mayalar.

    -Enfeksiyonlar

    -Sigara dumanı

    -Pasif içicilik

    -Aktif içicilik

    -Ev dışı/ev içi hava kirliliği

    -Beslenme

    ASTIM TANISI

    Uygun tedavinin yapılabilmesi için astım tanısının doğru konulması çok önemlidir. Astım tanısı çoğunlukla klinik bulgularla konur. Klinik öykü ve fizik muayene çocukluk çağı astım tanısının temelini oluşturur. Günümüzde astım tanısında kullanılabilecek altın standart bir test ya da belirteç yoktur. Laboratuvar bulguları tanının kesinleşmesi ve benzer semptom veren hastalıkların dışlanmasında yardımcıdır. Bazı durumlarda tedaviye yanıtın değerlendirilmesi de tanısal amaçla kullanılabilir.

    ASTIM TEDAVİSİ

    Astım tedavisinin ana amacı semptom kontrolü sağlamak ve astıma bağlı istenmeyen sonuçları önlemektir Astım tedavisinde kullanılan ilaçlar temel olarak kontrol edici ve semptom giderici ilaçlar olmak üzere iki grupta toplanır. Kontrol edici ilaçlar astımın kontrol altında tutulmasını sağlayan her gün kullanılan ilaçlardır.

    Hastanın tedavisinin düzenlenmesinin astım semptomlarına göre yani astım kontrolüne dayalı gerçekleştirilmesi basamak tedavisi olarak adlandırılır. Basamak tedavisinde amaç kullanılabilecek en az miktarda ilacı kullanarak hastalık kontrolünün sağlanmasıdır.

  • AKCİĞER KANSERİ NEDİR?

    AKCİĞER KANSERİ NEDİR?

    Akciğerin temel ve en önemli görevi oksijeni kana vermek ve kan içindeki karbondioksiti kandan atmaktır. Akciğerlerdeki doku ve hücrelerin çoğalması ve çoğaldığı ortamdaki dokulara yayılıp hasar vermesi kanseri oluşturur.

    Akciğer kanseri tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en sık görülen ve ölüme neden olan kanserler arasındadır. Kansere bağlı ölümler, tüm ölüm nedenleri arasında iskemik kalp hastalıklarından sonra ikinci sırada olup, akciğer kanseri bu ölümlerin yaklaşık %20 civarını oluşturmaktadır.

    Akciğer kanseri oranları ve eğilimleri, tarihsel sigara içme alışkanlıklarındaki farklılıklar nedeniyle cinsiyet, yaş, ırk/etnik köken, sosyoekonomik durum ve coğrafyaya göre önemli ölçüde değişiklik göstermektedir.

    AKCİĞER KANSERİ RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?

    Akciğer kanserinin kökeni; sigara, hava kirliliği, radyasyon, geçirilmiş akciğer hastalığına bağlı sekel lezyonlar, diyet, viral enfeksiyonlar, genetik ve immünolojik faktörler gibi çok sayıda faktör rol oynar.

    Sigara, akciğer kanserinin sorumlu başlıca faktördür. Akciğer kanseri hastalarının yaklaşık %90’ı sigara kullanmaktadır. Akciğer kanseri görülme riski sigara kullananlarda 24-36 kat daha fazladır.

    AKCİĞER KANSERİ BELİRTİLERİ NELERDİR?

    • Giderek Kötüleşen Öksürük
    • Kanlı Balgam
    • Baş Ağrısı
    • Kilo Kaybı
    • Nefes Darlığı
    • Hırıltılı Nefes Alma
    • Göğüs Ağrısı
    • Boğazda Takılma Hissi
    • Boğuk Ses
    • Hemoptizi (Bronşlarda tümör tutulumu)
    • Kemik Ağrısı
    • Halsizlik
    • Yorgunluk
    • Ateş

    YAYGIN TANI YÖNTEMLERİ

    • Akciğer Grafisi
    • Bilgisayarlı Tomografi (BT)
    • Manyetik Rezonans (MR) Görüntüleme
    • Ultrasonografi (USG)
    • Pozitron Emisyon Tomografisi (PET)
    • Laboratuar Testleri

    TEDAVİ YÖNTEMLERİ

    Akciğer kanserinin sınıflandırılması tedaviyi belirlemede önemlidir.

    Akciğer kanserinin türü, evresi ve hastanın genel sağlık durumu gibi faktörlere bağlı olarak farklılık gösterir.

    Hastalığın tedavisi, immünoterapi, radyoterapi, kemoterapi ve cerrahi yöntemlerin tek başına ya da birlikte uygulanması şeklinde düzenlenir.