• ÇOCUKLARDA AKUT BRONŞİOLİT NEDİR?

    ÇOCUKLARDA AKUT BRONŞİOLİT NEDİR?

    Akut bronşiolit soğuk algınlığı ve grip ile ortaya çıkan viral bir enfeksiyondur. İki yaşından küçük çocuklarda sıklıkla viral etkenlerin neden olduğu; hışıltılı solunum, öksürük, göğüste çekilmeler ve nefes vermede uzama ile karakterize bronşiolitlerin inflamasyonu ile seyreden bir hastalıktır. Akut bronşiolit, süt çocukluğu döneminde alt solunum yolu enfeksiyonunun en sık nedenlerindendir. Anne sütü ile beslenmenin ilk yıldaki bronşiolite bağlı hastaneye yatırılma sıklığını azalttığı gösterilmiştir. Çocuklarda solunum yolu enfeksiyonlarının en sık nedeni virüslerdir. Viral solunum yolu enfeksiyonları tüm yaş gruplarını etkilese de sıklıkla iki yaş altı çocuklarda epidemilere yol açar.

    ÇOCUKLARDA AKUT BRONŞİOLİT NASIL ORTAYA ÇIKAR VE BELİRTİLERİ NELERDİR?

    Hastalık tipik olarak üst solunum yolu semptomları ile başlar, yaklaşık üç gün sonra alt solunum yolu belirtileri ve semptomları görülür, bu da üç ile beşinci günlerde zirve yapar ve daha sonra yavaş yavaş düzelir. Alt solunum yolu etkilendiğinde hastada görülen belirtiler;

    • Öksürük,
    • Hırıldama,
    • Hızlı nefes alma,
    • Nefes darlığı,
    • Artan solunum çabası
    • Soğuk algınlığı bulguları (burun akıntısı),
    • Apne
    • Beslenme zorluğu
    • Huzursuzluk
    • Aşırı uyuklama

    Özellikle iki aydan küçük çocuklarda apne tek başına ilk başvuru şikâyeti veya bulgusu olarak gözlemlenebilir. Konjonktivit, otit ve farenjit bazı hastalara eşlik edebilir.

    ÇOCUKLARDA AKUT BRONŞİOLİT TANI YÖNTEMLERİ

    Bronşiolit tanısı klinik olarak konulur. Bronşiolit tipik olarak 2 yaşından küçük hastalarda değişken derecede solunum sıkıntısına ilerleyen iki ile üç günlük ateş, öksürük gibi bulgular ile başlar. Bronşiolit tanısı koymak için göğüs radyografileri ve laboratuvar çalışmaları gerekli değildir ve rutin olarak önerilmemektedir. Fakat tipik bronşiolit vakalarında tanı yöntemleri şu şekilde sıralanabilir:

    • Akciğer grafisi
    • Nazofarengeal sürüntü
    • Tam kan sayımı
    • Kan gazI
    • Bakteri kültürler

    ÇOCUKLARDA AKUT BRONŞİOLİT TEDAVİ YÖNTEMLER

    Bronşiolit, kendini sınırlayan bir hastalıktır. Çoğu çocuk hastalığı hafif geçirir ve evde destekleyici bakım ile tedavi edilebilir. Akut bronşiolit tedavisinde temel amaç, çocuğun yeterli hidrasyon ve oksijenizasyonunun sağlanmasıdır. Bebeklerde oksijen satürasyonu yakından izlenmeli, hava açlığı olan çocuklarda beklenmeksizin nemli oksijen desteği sağlanmalıdır.

    Bronşiolit tanısı alan çocukların çoğu evde, ailelerinin beslenmesine dikkat etmesi ve solunum durumunun dikkatli gözlemiyle izlenebilir. Daha öncesinde sağlıklı olan orta derecede bronşiolitli bebekler bakım veren kişi ve kişilerin de özellikleri göz önüne alınarak ayaktan takip edilebilir. Hastalık başlangıcından sonraki ilk günlerde tablo ağırlaşabileceğinden tekrarlayan muayene ve değerlendirme önemlidir. Uygun tedavi verildikten sonraki sık aralıklı takiplerde hastalık derecesinde azalma kaydedilirse evde tedavisi devam edilebilir. Ağır bronşiolitli hastalar mutlak suretle hastanede yatırılarak tedavi edilmelidir. Hastaneye yatırılmalarında temel amaç; riskli çocuklarda çocuğun hidrasyon ve oksijenizasyonunun garanti altına alınmaya çalışılmasıdır.

  • ÇİL NEDİR?

    Beyaz tenli insanlarda çok sık karşılaşılan, pigmentli, birkaç milimetre çapında, açık kahverengi-kırmızımsı minik lekelerdir.

    Genellikle sarışın veya kızıl saçlı çocuklarda sık görülen melanin pigmenti birikimidir. Özellikle güneşte kaldıklarında daha sık görülür. Güneşin az görüldüğü bölgelerde, kış aylarında silinirler ya da belli belirsizdirler. İlkbahar ve yaz aylarında yeniden belirirler.

    ÇİLLER NEDEN OLUŞUR?

    İnsan cildi güneşin zararlı etkilerinden korunmak için cildin üzerinde melanin biriktirir ve bu da bir süre sonra ciltte çillenmeye neden olur. Ancak çiller söz konusu olduğunda tek başına güneşin etkisinden de bahsedemeyiz.  Örneğin karaciğerinizde yanşan bir sorun, hormonlarda yaşanan sorun, metabolik sorunlar cildin çillenmesine neden olur.

    ÇİLLERDEN KORUNMA YOLLARI

    İlk bahar ve yaz aylarında çili olan kişiler;

    • Güneş kremİ,
    • Gözlük,
    • Şapka kullanmalı ve
    • En sıcak saatlerde direkt güneş ışınlarına maruz kalmamak için güneşe çıkmamaları gereklidir.

    Bütün bu koruma önlemlerine rağmen çiller artık oluştuysa onlardan kurtulmak için bir takım işlemler yapılabilir.

    ÇİLLER TEDAVİ EDİLİR Mİ?

    Ev koşullarında doğanın insanlara hediye ettiği bu bitkileri kullanılabilir; karaturp (yaban turpu), karahindiba ve salatalık. En basit yöntem salatalık maskesidir. Taze sebzeleri temizlenerek, dilimlenip yüze yerleştirilir. Bir başka, daha etkili bir yöntem de, salatalığı rendeleyip suyunu elde etmek ve bu suyu kullanmaktır. Taze sıkılmış limon suyunun da iyi geldiği söylenmektedir. Yalnız ihtiva ettiği asit nedeniyle cildi tahriş edici özelliği bulunduğundan dolayı en fazla 20 dakika tutulabilir. Sonra maske çıkarılmalıdır. Daha az etkili yöntemler olarak ise çilek, frenk üzümü, domates maskeleridir. Bu ürünleri hafif dereceli limon suyu veya ıhlamur çiçeği suyu (bir bardak kaynayan suya bir yemek kaşığı ıhlamur) ile çıkarmanız önerilir. Sebze ve meyveler taze, mevsiminde ve hormonsuz olmalıdır.

    Kimilerinde simetrik ve estetik duran çiller kimilerinde asimetrik olup ciltte leke görünümü yaratabilmektedir. Bundan şikayetçi olan kişiler lazerle çil tedavisi yaptırabilmektedirler. Lazerle Çil Tedavisi, güneş ışığına maruz kalmış ciltte oluşan çillerin belli sayıda seansla lazer uygulanması sonucu yok edilmesidir. Çillerin oluşmasına neden olan melaninin lazer ışığını en iyi emen madde olması, çillerin giderilmesinde lazer uygulamasını başarılı kılmaktadır.

  • COVİD-19 TESTLERİ

    1. PCR TESTİ: Doktor muayenesi sonrası, hastada belirti varsa; Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından gönderilen PCR testi (boğaz-burun sürüntüsü) hastaya uygulanmaktadır. Testler Halk Sağlığı Laboratuvarlarında taranıp, sonuçlar Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünce açıklanmaktadır. Testin sonuçlanması zaman aldığından testi yaptıran kişinin izolasyon kurallarına uyarak test sonuçlarını beklemesi gerekmektedir.

    2. PCR TESTİ ÖZEL:  PCR testleri alındıktan sonra Halk Sağlığı Laboratuvarlarına sonuç için gönderilmektedir. Fakat test için başvuran hasta sayısının fazla olması, test sonuçlarının açıklanmasının zaman alması gibi durumlar nedeniyle testlerin sonuçlarının çıkması bazen üç günü bulabilmektedir. Bu sebeple PCR testleri kendi özel laboratuvarlarımızda çalışılarak, pandemiyle mücadelenin önemli bir parçası olan enfekte kişinin izole edilmesi açısından süreci hızlandırmaktadır.

    3. ANTİKOR TESTİ: Antikor testi uygulamasında çeşitli analiz yöntemleri ile iki parametreye bakılır. Bu parametreler:

    • Kişinin daha önce COVID-19 virüsünü geçirip geçirmediği,
    • Kişinin şuanda COVID-19 virüsü taşıyıp taşımadığıdır.

    Antikor testi genelde iki saat içerisinde sonuç vermekte olup, PCR testine göre daha hızlı sonuç alınmaktadır.

  • COVİD-19 NEDİR, BELİRTİLER, BULAŞ YOLLARI

    COVİD-19 BİLGİLENDİRME PANELİ

    YENİ KORONAVİRÜS HASTALIĞI (COVID-19) NEDİR?

    Yeni Koronavirüs Hastalığı (COVID-19), ilk olarak Çin’in Vuhan Eyaleti’nde Aralık ayının sonlarında solunum yolu belirtileri (ateş, öksürük, nefes darlığı) gelişen bir grup hastada yapılan araştırmalar sonucunda 13 Ocak 2020’de tanımlanan bir virüstür.

    Salgın başlangıçta bu bölgedeki deniz ürünleri ve hayvan pazarında bulunanlarda tespit edilmiştir. Daha sonra insandan insana bulaşarak Vuhan başta olmak üzere Hubei eyaletindeki diğer şehirlere ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin diğer eyaletlerine ve diğer dünya ülkelerine yayılmıştır.

    Koronavirüsler, hayvanlarda veya insanlarda hastalığa neden olabilecek büyük bir virüs ailesidir. İnsanlarda, birkaç koronavirüsün soğuk algınlığından Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS) ve Şiddetli Akut Solunum Sendromu (SARS) gibi daha şiddetli hastalıklara kadar solunum yolu enfeksiyonlarına neden olduğu bilinmektedir. Yeni Koronavirüs Hastalığına SAR-CoV-2 virüsü neden olur.

    Belirtileri Nelerdir?

    Belirtisiz olgular olabileceği bildirilmekle birlikte, bunların oranı bilinmemektedir. En çok karşılaşılan belirtiler ateş, öksürük ve nefes darlığıdır. Şiddetli olgularda zatürre, ağır solunum yetmezliği, böbrek yetmezliği ve ölüm gelişebilmektedir.

    Nasıl Bulaşır?

    Hasta bireylerin öksürmeleri aksırmaları ile ortama saçılan damlacıkların solunması ile bulaşır. Hastaların solunum parçacıkları ile kirlenmiş yüzeylere dokunulduktan sonra ellerin yıkanmadan yüz, göz, burun veya ağıza götürülmesi ile de virüs alınabilir. Kirli ellerle göz, burun veya ağıza temas etmek risklidir.

    Kimler Daha Fazla Risk Altında?

    COVID-19 enfeksiyonu ile ilgili şimdiye kadar edinilen bilgiler, bazı insanların daha fazla hastalanma ve ciddi semptomlar geliştirme riski altında olduğunu göstermiştir.

    • Vakaların yüzde 80’i hastalığı hafif geçirmektedir.
    • Vakaların %20’si hastane koşullarında tedavi edilmektedir.
    • Hastalık, genellikle 60 yaş ve üzerindeki kişileri daha fazla etkilemektedir.

    Hastalıktan En Çok Etkilenen Kişiler:

    • 60 yaş üstü olanlar
    • Ciddi kronik tıbbi rahatsızlıkları olan insanlar:
    • Kalp hastalığı
    • Hipertansiyon
    • Diyabet
    • Kronik Solunum yolu hastalığı
    • Kanser gibi
    • Sağlık Çalışanları

    Çocuklar Risk Altında Mı?

    Çocuklarda hastalık nadir ve hafif görünmektedir.

    Çocuklarda şimdiye kadar ölüm görülmemiştir.

    Hamileler Risk Altında Mı?

    COVID-19 enfeksiyonu gelişen gebe kadınlarda hastalığın ciddiyeti konusunda sınırlı bilimsel kanıt vardır.

    Bununla birlikte mevcut kanıtlar COVID-19 enfeksiyonu sonrası hamile kadınlar arasındaki hastalık şiddetinin, hamile olmayan yetişkin COVID-19 vakalarına benzer olduğunu ve hamilelik sırasında COVID-19 ile enfeksiyonun fetüste olumsuz bir etkisi olduğunu gösteren hiçbir veri olmadığını göstermektedir.

    Şu ana kadar COVID-19’un hamilelik sırasında anneden bebeğe bulaştığına dair de bir kanıt bulunmamaktadır.

    Tanı Nasıl Konur?

    Yeni Koronavirüs tanısı için gerekli moleküler testler ülkemizde mevcuttur. Tanı testi sadece Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Ulusal Viroloji Referans Laboratuvarında ve belirlenmiş Halk Sağlığı Laboratuvarlarında yapılmaktadır.

    Korunma Yolları Nelerdir?

    Mümkün olduğu kadar yurtdışına yolculuk yapılmaması önerilmektedir. Yurtdışına çıkışın zorunlu olduğu durumlarda aşağıdaki kurallara dikkat edilmelidir:

    Akut solunum yolu enfeksiyonlarının genel bulaşma riskini azaltmak için önerilen temel ilkeler Yeni Koronavirüs Hastalığı (COVID-19) için de geçerlidir. Bunlar;

    • El temizliğine dikkat edilmelidir. Eller en az 20 saniye boyunca sabun ve suyla yıkanmalı, sabun ve suyun olmadığı durumlarda alkol bazlı el antiseptiği kullanılmalıdır. Antiseptik veya antibakteriyel içeren sabun kullanmaya gerek yoktur, normal sabun yeterlidir.
    • Eller yıkanmadan ağız, burun ve gözlerle temas edilmemelidir.
    • Hasta insanlarla temastan kaçınmalıdır (mümkün ise en az 1 m uzakta bulunulmalı).
    • Özellikle hasta insanlarla veya çevreleriyle doğrudan temas ettikten sonra eller sık sık temizlenmelidir.
    • Hastaların yoğun olarak bulunması nedeniyle mümkün ise sağlık merkezlerine gidilmemeli, sağlık kuruluşuna gidilmesi gereken durumlarda diğer hastalarla temas en aza indirilmelidir.
    • Öksürme veya hapşırma sırasında burun ve ağız tek kullanımlık kağıt mendil ile örtülmeli, kağıt mendilin bulunmadığı durumlarda ise dirsek içi kullanılmalı, mümkünse kalabalık yerlere girilmemeli, eğer girmek zorunda kalınıyorsa ağız ve burun kapatılmalı, tıbbi maske kullanılmalıdır.
    • Çiğ veya az pişmiş hayvan ürünleri yemekten kaçınılmalıdır. İyi pişmiş yiyecekler tercih edilmelidir.
    • Çiftlikler, canlı hayvan pazarları ve hayvanların kesilebileceği alanlar gibi genel enfeksiyonlar açısından yüksek riskli alanlardan kaçınılmalıdır.
    • Seyahat sonrası 14 gün içinde herhangi bir solunum yolu semptomu olursa maske takılarak en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalı, doktora seyahat öyküsü hakkında bilgi verilmelidir.

    T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI COVID-19 BİLGİLENDİRME SAYFASI’NDAN ALINTILANMIŞTIR.

  • C VİTAMİNİ

    C VİTAMİNİN HAYATIMIZDAKİ ROLÜ

    C vitamini, kan damarlarının büyük bir kısmı, kemikler, eklemler, dişler ve diş etlerinin oluşumunda çok önemlidir.

    • Bağışıklık sistemi, sinir sistemi, hormonlar ve besinlerin emilimi fonksiyonlarına destek olmaktır.
    • Demir metabolizması üzerinde olumlu etkiler sağlar.
    • Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.
    • Yaraların ve kırık kemiklerin iyileşmesinde çok önemlidir.
    • Kemik iliğinde hemoglobin ve kırmızı kan hücrelerinin üretiminde de rol oynar.
    • Sinir iletiminin önemli bir kısmında rol oynadığı için beyinde de çok miktarda bulunur.
    • C vitaminini her gün alındığında astım belirtilerini azaltabilir.
    • Kalp krizlerini ve çarpıntılarını önleyici etkiye de sahiptir.

    C VİTAMİNİ EN ÇOK NELERDE BULUNUR?

    C vitaminin en zengin kaynaklarını taze meyve ve sebzeler oluşturur. Sebze ve meyvelerin C vitamini miktarı; türüne, yetiştiği toprağa, iklime, tohumuna ve olgunluk derecesine göre değişir. Genellikle ham meyve ve sebzeler olgun olanlarından daha çok C vitamini içerirken domates, şeftali ve kayısı gibi meylerin olgun olanlarında C vitamini miktarı daha fazladır. Yine güneş ışığından çok yararlanan bitkilerin C vitamini miktarı, güneş ışığından yararlanamayanlardan daha yüksektir.

    C Vitamini bakımından zengin meyveler;

    • Limon
    • Portakal
    • Mandalina
    • Greyfurt
    • Kivi
    • Ananas
    • Nar
    • Çilek
    • Üzüm
    • Kuşburnu

    C Vitamini bakımından zengin sebzeler;

    • Lahana
    • Havuç
    • Brokoli
    • Karnabahar
    • Ispanak
    • Domates
    • Kuru Soğan
    • Maydanoz
    • Biber
    • Turp
    • Tere

    YETERLİ C VİTAMİNİ ALMAZSAK NE OLUR?

    C vitamini, insanlar için zorunlu bir besindir. Yeterli alım olmazsa ilkbahar yorgunluğu ve enfeksiyonlara yakalanma riski artar. Klinik belirtilerin hafif şekilleri yorgunluk, iştahsızlık, yaraların iyileşmesinde gecikme ve isteksizliktir. C Vitaminin aşırı derece de yetersiz alımı Skorbüt hastalığına yol açabilir. Belirtiler ağırlaşır ve sırasıyla büyümede yavaşlama, kansızlık, enfeksiyonlara karşı direncin azalması, diş etlerinin şişmesi ve kanaması, diş kaybı, eklemlerde şişmeler, ateş, kanamalar ve kemiklerde kırılmalarla belirlenen skorbüt hastalığı görülmektedir.

  • AKCİĞER KANSERİ BELİRTİLERİ VE TEDAVİSİ

    Dünya genelinde 2018 yılında akciğer kanseri tanısı alan hasta sayısını 3 milyona yaklaştığını, aynı yıl 1 milyon 76 bin kişinin yaşamını yitirdiğini belirten uzmanlar, Akciğer kanserinin, Türkiye’de en çok erkeklerde görülmesine rağmen, kadın kanserleri arasında da hızla arttığını vurguladılar.

    Aktif sigara içicisi olmak kadar, pasif sigara içiciliği de akciğer kanserinin ortaya çıkmasındaki en önemli nedenlerdir. Ayrıca günümüzde sigara dışında çevresel ve mesleki etkenler, hava kirliliği de önemli risk faktörleri arasındadır.

    Akciğer Kanseri Nedir?

    Akciğer kanseri, akciğer dokusunda kontrolsüz ve anormal çoğalan değişmiş hücre grupları ile oluşan kötü huylu tümörlerdir.

    Tüm dünyada en çok görülen kanserler arasında yer almakta ve kanserden ölümlerde hem erkeklerde hem de kadınlarda ilk sırayı almaktadır.

    Akciğer Kanseri Çeşitleri Nelerdir?

    Küçük Hücreli ve Küçük Hücreli Dışı olmak üzere 2 ana gruba ayrılır. Bu iki grubun tedavi yaklaşımları birbirinden tamamen ayrıdır.

    Küçük Hücreli Akciğer Kanseri çok daha agresif seyreden ve hızlı yayılan akciger kanseri türüdür. Temel olarak tedavisinde kemoterapi primer yeri almaktadır.

    Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri ise farklı alt tipleri ile birlikte tespit edildiği evreye göre tedavi seçenekleri belirlenen akciğer kanseri türüdür.

    Erken evrelerde cerrahi tedavi hastalıksız sağ kalımı yüksek oranlarda sağlayabilmekte, evre ilerledikçe tedaviye kemoterapi, radyoterapi ve gerektiğinde immünoterapiler ilave edilerek etkinlik arttırılmaya çalışılmaktadır.

    Akciğer Kanserinin Nedenleri Nelerdir?

    Aktif sigara içicisi olmak kadar, pasif sigara içiciliği de akciğer kanserinin ortaya çıkmasındaki en önemli nedenlerdir. Ayrıca günümüzde sigara dışında çevresel ve mesleki etkenler de önemli risk faktörleri arasında yer almaktadır.

    • Sigara İçmek
    • Pasif Sigara Maruziyeti
    • Genetik Faktörler
    • Yaş
    • Aile Hikayesi
    • Metaller “Arsenik(As) – Krom(Sn) – Nikel(Ni)”
    • Egzoz gazı,
    • Asbest “Elyaf yapısındaki silikat mineralleridir”
    • Silika “Maden, kil, çimento ve kömür ocaklarında maruz kalınan silisyum dioksit tozlarıdır”

    Sigaraya bağlı ve sigaraya bağlı olmayan akciğer kanseri birbirinden farklılık gösterir. Hava kirliliği, kömür ateşi, radon gazı, asbest gibi çevresel etkiler de akciğer kanserine neden olabilmektedir. O yüzden sadece sigara içenler akciğer kanseri olur gibi net bir kanıdan hareket edip olası belirtileri görmezden gelmemek gerektir.

    Akciğer Kanserinin Belirtileri Nelerdir?

    Akciğer kanserinin en genel belirtisi inatçı ve geçmeyen öksürüktür ve sigara gibi nedenlerden dolayı olduğu düşünülüp hafife alınmamalıdır.

    • Öksürük 3 haftadan fazla sürüyorsa,
    • Öksürüğün şeklinde bir değişiklik olduysa,
    • Öksürükle birlikte kanlı balgam geliyorsa

    akciğer kanseri belirtisi olabileceği mutlaka öngörülmeli ve derhal bir uzmana başvurulmalıdır.

    Ayrıca,

    • Nefes darlığı,
    • Hırıltılı solunum,
    • İştah kaybı,
    • Kilo kaybı,
    • Ateş,
    • Ses kısıklığı,
    • Göğüs ağrısı,
    • Yüz ve boyunda şişme,
    • Omuz ve kol ağrısı,
    • Sırt ağrısı,
    • Yutma güçlüğü,
    • Baş ve kemik ağrısı,
    • Yorgunluk ve halsizlik

    de akciğer kanseri belirtileri arasında sayılır. Bu belirtiler bir çok hastalıkta görülebildiği için ihmal edilebilmektedir.

    Akciğer kanseri, sıklıkla kemik, karaciğer, beyin ve böbrek üstü bezlerinde hızlı yayılım gösterebildiği için erken tanı çok önemlidir.

    Akciğer Kanserinin Metastaz Yaptığı Yerler

    • Kemik
    • Karaciğer
    • Böbreküstü Bezi
    • Beyin
    • Karşı akciğer

    Akciğer kanserinin belirtileri oldukça sinsi olabilir.  Hastaların ortalama dörtte birinde kanser, hiçbir belirti vermeden oluşabilir, çoğu kişi kanser olduğunu başka sebeplerle akciğer röntgeni çektirdiğinde öğrenebilir, bu nedenle rutin kontroller çok önemlidir.

    Akciğer Kanserinde Erken Tanı İle Kanser Önlenebilir mi?

    Akciğer kanserinde belirtilerin oluşumu birkaç yıl sürebilir ve bazen de hiç belirti vermeden sinsice ilerleyebilir, bu yüzden tarama programları içinde değerlendirilemeyen bir kanser türüdür.

    Akciğer Kanserinin Erken Tanı ve Tedavisi için ne sıklıkta kontrol yaptırılmalı?

    Sigara İÇMEYENLER için Kontrol Sıklığı

    Ailesinde kanser öyküsü olsun olmasın, sigara kullanmayan ve herhangi bir şikayeti olmayan 40 yaş üstü herkesin yılda bir kez rutin kontrolden geçmesi erken teşhis için oldukça önemlidir.

    Kontroller esnasında hastaya çekilen akciğer grafisi, akciğerlerde şüpheli lezyon olup olmadığı konusunda bilgi verecektir.

    Kontroller için Göğüs Hastalıkları ya da Göğüs Cerrahisi hekimlerinden randevu alınabilir. Randevu almak için tıklayınız.

    Sigara İÇENLER  için Kontrol Sıklığı

    Sigara kullanan ve herhangi bir şikayeti olmayan 40 yaş üstü herkesin yılda bir kez rutin kontrolden geçmesi erken teşhis için oldukça önemlidir.

    Kontroller esnasında hastaya çekilen düşük doz akciğer tomografisi ( toraks BT= Chest CT CT) , yüksek riskli grupta yer alan bireylerde erken evre lezyonların tespit edilmesinde oldukça önemlidir.

    Kontroller için Göğüs Hastalıkları ya da Göğüs Cerrahisi hekimlerinden randevu alınabilir.